Muğla
25 Ağustos, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    36.55
  • EURO
    39.56
  • ALTIN
    3414.3
  • BIST
    10.46
  • BTC
    81581.886$

Süleyman Akbulut Kaleminden

Süleyman Akbulut Kaleminden
Bu yazımda biraz Muğla siyaseti ve siyasetçilerine

yönelik bir iki kelamda bulunmakta yarar gördüm.

Başarılı, sevilen genç ve gelecek vaad eden Muğla İl Sağlık Müdür Yardımcısı Muğlalı Op. Dr. İsmail Gökbel’in bir kere daha görevden alındığını öğrendim.

Daha önce de böyle bir kıyıma uğratılmış, sonra tekrar memnuniyet uyandıran bir kararla görevine geri dönmüş ve şimdi yine Ayaydın-Mete rekabetinden kaynaklı olma olasılığı kuvvetle muhtemel bir gelişmeyle bir kere daha görevinden edilmiş.

‘Miş’ diyorum çok sonra öğrendim.

Kendisi hastanede uzman hekimlik görevine başlamış bile de haberimiz yok.

Bu işin ortası yok mudur bilmem ama bir memleketin çocuğu olan İsmail Gökbel’i sığdıramadılar.

İşin tuhafı, il yönetimi içindeki o kadar Muğlalı profilin bir tanesi de çıkıp, ‘ne yapıyorsunuz’ demiyor, şaka gibi.

Böylesine memleket değerlerinin kaderi, getirildikleri makam dışında özgül bir yer kaplamayan ve hatta o makam olmasa sokakta kimsenin yüzüne bakıp selam bile vermeyeceği bazı tiplerin iki dudağı arasında oluyor ya, işte sözün bittiği yer tam da burası.

İşte Muğla’daki iktidar partisinin siyaset tanımı.

İktidarı, muhalefeti farklı değil de, yine ben bu tabloyu dilim döndüğünce değerlendirmeye çalışayım.

Bir kere Muğla ili özelinde dile getirmem gerekirse, genelde iktidar olan veya yerelde iktidar olan partilerde siyaset yapanların, siyaset kurumuna güç katan profilde isimler olmadığını gözlemlediğimiz bir dönemi yaşıyoruz.

Bu tespite bir o kadar da bulunduğu siyaset alanından güç devşiren profillerin yer aldığı bir dönem diye de ekleme yapabiliriz.

Seçildikleri şehre hizmet ve eser bırakma çabasından ziyade, parti içi didişme ve bürokrat tayinleriyle kent gündemini meşgul etmekte olan bu siyaset tutumunun Muğla’ya bir şey kazandırmayıp, kaybettiriyor olduğu da cabası.

Senin adam, benim adam üzerinden süregelen bu didişmelerde, bir taraf diğer tarafın adamı gördüğü bürokratı alaşağı edince zafer kazanmış sayıyor kendini.

‘Ne kadar da gereksiz, boş işler’ denilebilecek bir girişim değil mi?

Bu sözünü ettiğim yöntem, iktidar partisinin Muğla ilindeki var olma ve siyaset yapma şekli.

Yani rakibiyle mücadele değil, kendi içindekilerle mücadele etme hatta savaşma yöntemi.

Bir de yerelde iktidar olan siyasi cepheye bakalım.

Şimdi eskiden diye başlayacağım söze, ‘biz eskiden eskiden su içerdik testiden’ işine dönüşecek ama fazla da sulandırmayayım konuyu.

Evet evet, eskiden deve dişi diye tabir edilen köşe başı isimler vardı.

Güçlerini, örgütlerinden ve parti tabanından alırlardı ve siyasetlerini de bu çizgiye göre yaparlardı.

Peki ya şimdi?

Şimdi şöyle bir baktığımızda yerel yöneticilerin neredeyse tamamı genel merkez tarafından atanarak aday yapılmış halde.

Milletvekili, belediye başkanı hepsi bu yöntemle siyasetin içinde.

Profiller çok düştü.

Yani yaşadıkları ve aday oldukları şehri ve dinamiklerini tanımayan isimlerle yürütülmeye çalışılan hatta emekleyen bir süreç var.

Hal böyle olunca da, tabanın memnuniyetinden çok, kendilerini atayan güç odaklarının memnuniyetini, kentin ihtiyaçlarından daha çok öncelikli tutmakta bu profiller.

İşte şehrin hizmet siyasetinden uzak kalışının sebep tespiti.

Şöyle bir Muğla klişesiyle devam edeyim.

Muğla ili, sahip olduğu doğal güzellikleriyle adeta bir yeryüzü cenneti.

Bunda hemfikiriz zaten.

Ancak ili ve kentleri aynı seviyede güzelleştirecek genel ve yerel siyasetçilere sahip olma konusunda maalesef o kadar şanslı değil.

İşte bütün bu sözünü ettiğim sebeplerden..

Yani yaradanın her türlü doğa güzelliğini esirgemeden bahşettiği ancak kullarının ise neredeyse taş üstüne taş koyma becerisi gösteremediği bir bölge durumunda Muğla.

Hemen dibimizdeki komşu illerimiz olan bir Denizli’ye ya da Antalya illerine bir bakalım.

Bu kentlerin siyasetçileri genel olsun, yerel olsun iktidar partisinin eser ve hizmet siyasetinden fazlasıyla yararlandıklarını söylemek pek ala mümkün.

Özellikle altyapı hizmetleri anlamında her türlü yatırımı aldılar. Tüneller, battı-çıktılar, üst geçitler, alt geçitler v.s..

Bu örneklere daha çok ekleme yapılabilir.

Peki ya bizim şehirde neler oluyor?

Yıl olmuş 2025.

İktidar partisi 24. yaşını kutlarken, iktidara gelişinin de 23. yılı.

Kolay kolay hiçbir siyasi partiye nasip olamayacak cinsten de bir zaman dilimi bu.

Geçen neredeyse çeyrek asra yakın bir sürede, iktidarın Muğla Teşkilatı arpa boyu yol alamazken, hala daha da kentin girişindeki kavşak yapım inşaatıyla gıdılanadursunlar.

Bir de iki kişi arasındaki bile güreşinin sonucu olarak, memleket çocuklarını görevden alma işiyle kendine meşguliyet yaratsınlar.

Yazık, hem de çok yazık.

Ben Muğla siyasetini değerlendirirken hep, ‘AK Parti Muğla’da il ve ilçe teşkilatları olmadan bile iki milletvekili çıkarır’ derdim.

Gerçi şimdi bu savımı 1 milletvekiline düşürmüş olsam da, AK Parti Genel Merkezi’ne ironi içeren bir tavsiyede bulunayım.

AK Parti’nin Muğla Teşkilatlarının işlevine son verin, yani kapatın gitsin. Teşkilatsız belki de daha fazla oy alınabileceğini de görmüş ve deneyimlemiş olursunuz.

Bu durumdaki Muğla’yı AK Parti genel merkez yönetiminin de zaten çok ta ciddiye almış olamayacağını defaten dile getirmiştim.

Yani genel merkez ortamında da bu kabulleniş başlayalı uzun zaman olmuştu. Bu durum son 3-4 yerel seçim dönemlerindeki büyükşehir adaylarıyla gözler önüne de serilmişti.

Muğla Teşkilatı da bunu bildiği için yerelde veya genelde başka işlerle uğraş veriyor.

Yani iktidarın nimetlerinden faydalanıp, siyaset kurumuna güç katabilme potansiyellerinin olmadığını bildikleri bir ortamda, siyaset alanında güç devşirmenin yollarıyla varlıklarını sürdürmenin çabasındalar.

Bu gereksiz işlerin yaşandığı bu ortamda asıl soru şu:

Böylesine etkisiz bir teşkilat yapılanmasının talebiyle Ankara nasıl bürokrat kıyımı yapabiliyor?

Yani iş yapmayan bir teşkilatın bürokrat kellesi alma talebine onay veren bir Ankara.

Şaşırtıcı..

O zaman da şöyle bir cevap geliyor aklıma:

“Teşkilatı dinleyen kim? Muğla milletvekilleriyle cenk ilan edip, memleket dizaynı konusunda görevlendirildiği iddia edilen ithal ağabeyin sözü geçiyor olmasın.”

Bir soru da her dönemin şakşakçılarına:

Gelinen noktada il başkanlığı ve milletvekilliği yolunda önce Karadenizli diye topa tuttuğunuz sonra da şakşak tuttuklarınızı bugün unuturken, şimdi o hem Karadenizli diyerek hem de şakşak tuttuğunuzun arkasında durduğu kim varsa gözüne kestirerek, bürokrat avına çıkanların nereli olduklarını neden sormuyorsunuz?

Neyse konumuzun ekseninden çıkmayarak sonlandıralım.

Sevgili İsmail Gökbel kardeşim; zaten bu çapı sorgulanır ortamda görevinden edilmen ve yöneticilik yapmıyor olman kayıp değil, bilakis isabet olmuş.

Sen zaten Muğlalıların hep gönlündesin.

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”

Ziya Paşa bu beytinde diyor ki: “İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.”

İş yapmakla derdi olmayanların seviyesi de ortadayken, varsın onlar kendi kendilerine didişip dursunlar.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Kaynak: Marmaris Haberler Tv


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!